Vak! Vak! Vak! Diye..

Tonguç şimdi uyudu. Karanlık odayı aydınlatan bilgisayar ekranı dışında görebildiğim bir şey yok. Dün bütün günü evde geçirdik. Bu günse akşama doğru dışarı çıkıp çok fazla açılmadan yürüyüp geldik. Her zamanki gibi Tonguç simit yedi, çoraplarıyla boğuştu, kendince sözlerle konuşup durdu dışarıda. Eve geldiğimizde onu (yerde oynarken temiz ve yumuşak olsun diye aldığım) örtünün üzerine yatırıp bir güzel susam tanelerinden arınması için temizledik. Yatmadan önce de iyice içine kaçıp yapışanlardan kurtulmak için banyo yaptırdık. Tonguç'a ördek aldıkbir kaç gün önce, artık bu ördeklerle yıkanıyor, nerdeyse bizi de yıkamış kadar oluyor elleriyle çırpıp durduğu sular üstümüze sıçradıkça :) O kadar mutlu ki banyo yapmaktan :) Allah susuz bırakmasın kimseyi. Hem rahatlıyor,hafifliyor yavrum hem de eğlenip mutlu oluyor. Ama banyo sonrası kafasında kokan şampuan kokusu şahsen beni hiç mutlu etmiyor. Ben onun kendi ter kokusunu, bebek, süt kokusunu seviyorum. Ona ait ve benim için özel olan o. Hiç bir parfüm ya da şampuan o kokunun üzerine geçemez.
Baba Tonguç un küçüklüğünde, banyo yapan küçükler büyüklerin ellerini öper sonra da büyükler onları koklarlarmış. Geçen gün öğrendim bunu. Her banyo yapan çocuk ya da genç için geçerli mi bilemiyorum. Çünkü bizde böyle gelenekler yoktu. Bana garip geldi, Baba Tonguç'a dedim ki : Onun kendi mis kokusunu koklamak varken ne diye sabun şampuan kokusunu içime çekeyim ki :)) Ben oğlumun mis kokusunu her an içime çekiyorum özellikle uyandıktan sonraki ter kokusunu :)
Bu uygulama, küçük çocuklara temizliğin önemini ve teşvikini pekiştirmek için yapılıyor olsa gerek, bana göre tek açıklaması bu. Olumlu Pekiştireçler eğitim de büyük öneme sahipler çünkü.

Tonguç son birkaç haftadır çok farklı. Birden değişti sanki. Oturuşu, oynayışı, yüzündeki ifadeler, farkedip de anlatamadığım onca şey.. Hani şu dönüm noktaları var ya, sanırım onlardan birini daha yaşadık. 30. gün, 3. ay, 6. ay ve 7,5-8. ay.... daha kaç dönüm noktası yaşayacağız kim bilir.
Kucağıma gelmek istediğinde kollarını açıp uzatıyor ya son günlerde beni en çok mest edenlerden biri bu.

Rabbim! Evlatlarımızdan ayırma bizi. Onların hep gülen yüzlerini göster bizlere.. Amin

4 yorum:

  1. gül Says:

    bebekteki süt kokusunun yerini tabii ki hiç birşey tutamaz ama bebeklikten çıkınca temizliğin kokusu da ayrı bir güzel.
    Ben de hala süt kokmasa da senin gibi uykudan uyanınca Aslı'yı kokluyorum terinin o tuzlu tadı için ama Alperen'im hiç kokmuyor ne kadar içime çeksemde
    bence her anne çocuğunun kokusunu en güzel çiçeklere tercih eder

  2. Kremali'nin annesi Says:

    Ayca'cim,

    Belki de baba Tonguc'un zamaninda boyle agir parfumlu banyo urunleri yoktu veya yaygin degildi. Onun yerine, mesela saf zeytinyagindan sabunlar kullaniliyordu ve cibi cibi yaptiktan sonra bebelerin o kendilerine has mis kokulari arada kaybolup gitmiyordu :) Hatirliyorum da, eskiden annelerimiz sacimizi basimizi yikadiginda gozlerimiz yanar, ciyak ciyak aglardik. Ama simdi oyle mi? Musteri (!) memnuniyeti ugruna uretilen goz yakmayan ama bol parfumlu sampuanlarla yikaniyor yeni nesil bebeler. Gozlerini yakip aglatmiyoruz onlari belki, ama maalesef kimbilir ne kadar cok kimyasal katki maddesini bunyelerine enjekte ediyoruz yavrularimizin:(

    Susamli yigenimi coook opuyorum. Bir dahaki sefere sen teyzesine gonder Tonguc'u, o teeek teeek ayiklar onun tombik gidisindaki susamlari:))

    Sevgiler,
    Ayse Sule

  3. muko Says:

    aminnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn..

    bebek kousu gibi varmıı dünayalara bedeldir onların kendi kokularıııı..
    sevgiyelee...

  4. AYSUN Says:

    Bizde de var bu gelenek Ayça... Annem bizi yıkayınca elini öperdik:) O da sıhhatler olsun diyerek bizi koklardı:) Güzel gelenekti:) Ben de Berk'i her an kokluyorum... Saçlarını okşuyorum. Öyle şekerki...