Mini mini bir kuş donmuştu pencereme konmuştu
Aldım onu içeriye cik cik cik cik ötsün diye
Pır pır ederken canlandı ellerim bak boş kaldı.. :))
Hem söyleyip, hem de ellerimizle cik cik, pır pır, kayboldu yapıyoruz. Melodi ve harketler dikkatimizi çekiyor önce, sonra keyfine varıp hihihih diye başlıyoruz gülmeye. Bir daha başlıyoruz, sonra bir daha, bir daha derken, başlıyor Tonguç oğlan "agııııyyyyy" diye sözlere eşlik etmeye. Ben ellerimle pır pır yaparken o bir yandan ayaklar ve kollarıyla pır pır uçar gibi hızla hareket ediyor.
Sosyal ortamları farketmeye başladıktan sonra söylenen şarkılar ve renkler daha ilginç gelmeye başladı Tonguç'a. Uykuya bile zor gider oldu. Ben burda kalıcam ve her yeri tanıyıp her şeye ortak olucam der gibi inadına uyumak ya da yatmak istemiyor.
Dün yazımı bitiremeden ayrılmıştım bilgisayarımın başından. Bu gün daha bir iyi ve yolunda hayatım. Haftasonu 39 un altına düşmeyen ve cayır cayır yakan bir yüksek ateşin aleviyle üçümüz birden keyifsizdik. Baba Tonguç hiç bu kadar ağır hasta olmamıştı.
Ağzına bir lokma bile sürmese de belki yer umuduyla sevdiği yemekleri yaptım Baba Tonguç' a. Ama en sevdiği yemeklere elini bile sürmedi. Bu akşam itibariyle biraz daha iyi gibi. Umarım yarına bir şeyi kalmaz.
Tonguç'u 2. defa dün tek başıma yıkadım :) hemde filesine koymadan. Kendimi tebrik ediyorum. Su kuşum, ayakları suya deyince yine gözlerini kocaman yapıp şaşırdı :) Suda ayaklarını çırpıp durdu. Doğduğundan beri banyoyu çok seviyor. Onu sakinleştirmek için banyo yaptırdığımız olurdu yeni doğduğunda. Ve şu bir gerçek ki ne zaman banyo yapsa o gün daha bir rahat ve uzun uyuyor Tonguç.
Bu gün ilk defa oğlumu Yengeme bırakıp hastaneye gittim. İznim 2 hafta daha uzadı.. Okula başladığımda nasıl olacağı konusunda tecrübe oldu bu gün bana. O zaman tabi biraz daha büyük olacağı için daha mı kolay olur ya da daha mı zor olur bilemiyorum. Yengem, Tonguç u uyutamamış. Beni çok aramış, çok ağlamış oğlum. Sağdığım sütlerin de çok azını içmiş.
Bu gün iki ayağım bir pabuca girdi. Gecem uykusuzdu. Sabah da erkenden kalkıp yedirip, giydirip yengeme götürdüm Tonguç'u, ordan karşıya (Maltepe) ye geçtim iznimi almaya. Dönüşte otobüs gelmedi. Baba Tonguç' u hasta bıraktım Yavru Tonguç'umu yalnız diye dertlenip durdum :( ikisinden de ayrı kalmak hele de bana ihtiyaçları olduğunu bilmek iyice üzdü panik yaptı beni. Koştur koştur eve geldim..
Tonguç nasıl oldu anlamadım ilk defa pişik oldu. Sık sık altını değiştiriyorum oysa :(
Neyse çok şükür sorunu hallettim :) Nasıl mı? Saf zeytin yağı ile.. Tonguç'un altını ıslak pamukla temizliyorum normalde. Bunun ardından her bez değiştirmede zeytin yağı sürünce kısa zamanda gitti pişiği. Aktar kille birlikte verdi saf zeytinyağını. Tarifi de şöyleymiş: biraz kil, zeytin yağı ve ılık suyla jöle kıvamında yapıp sürün, dese de ben beceremedim kil olayını, sadece saf zeytinyağı sürdüm o da yeterli oldu çok şükür..
Kafamdaki ve bedenimdeki onca yorgunluğu rüzgara bıraktım, tatlı bir esintiyle uçuşup gittiler. Yarın yeniden doğacak güneş, mavi gökyüzüm ve benim için. Onun için Ona hazırlanmalıyım.
Unutmadan hatalardan ders alıp kendi işimi başkasına bırakmamalıyım :)
Rabbim! ben ne zaman içimden Bir'i geçirsem Sen Bin yapıp karşıma çıkarıyorsun..
Rabbim! ben ne zaman içimden adını geçirsem Sen yüreği temiz, iyi insanlarla bana sevildiğimi hissettiriyorsun..
Rabbim! ben ne zaman unutsam Sen beni verdiklerinle utandırıyorsun..
Rabbim! ben ne zaman zorda kalsam Sen beni hep kurtarıyorsun..
Sana sonsuz kere Şükürler Olsun..
Ayyyyyyyyyyyy canım yaaaaaaaaaaaaa ne kadar güzel çıkmış o boncuk mavi gözlerle mavi kapşonlu hırkası nekadar güzel yakışmışşşşşşş maşaallahhhhhhhhhhhhhhhhhhh,baba tonguç'ada çok geçmiş olsun
maşallah çok şeker olmuş.Baba tongucada acil şifalar.Ve yazının sonuna yaptığın dualara bayılıyorum.Allah Razı olsun
Teşekkür ederiz Muko ve Seda :)
Ayça
çok geçmiş olsun babaya,
aman dikkat sana ve Tonguç'a geçmesin.
Oğluş'a mavi boncuk diyorum. Maşallah çooook tatlı.
sağol pınarcım :)
uzun zamandır yenilikleri göremiyoruz, sizden ne haber? Özletmeyin kendinizi